ışık saçmak

ışık saçmak
v. beam, radiate, irradiate, shine, sparkle, flare, burn, light, light up, lighten, ray

Turkish-English dictionary. 2013.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • saçmak — i, ar 1) Bir şeyi ortalığa dağıtmak, dökmek Oraya birikmiş sulara basarak çamurları etrafa saçtı. M. Ş. Esendal 2) Işık ve ısı yaymak Büyümüş gözler örste dövülen kızgın demir gibi kıvılcımlar saçtı. R. N. Güntekin 3) mec. Belli bir görüşü,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • parlamak — nsz 1) Güçlü bir ışık çıkarmak, ışık saçmak O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; / O benimdir, o benim milletimindir ancak. M. A. Ersoy 2) Bir ışık kaynağından gelen ışınları yansıtmak Ayna parlıyor. 3) Tutuşup alev çıkarmak Pof diye gaz… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ışıldamak — nsz Titrek, parlak bir ışık saçmak, parıldamak Kızın yolunu beklerken karardıklarını, gölgelendiklerini, sonra kız gelince sevinçle ışıldadıklarını görmüştü. N. Cumalı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ışımak — nsz 1) Işıklanmak, aydınlanmak ... ancak dört beş saat uyuyor, gün ışırken gözlerimi açıyorum. Y. Z. Ortaç 2) Işık saçmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ışıtmak — i Işık saçmak, ışıklandırmak Bulutlar geçip gidince kalan gök / Ey içimizi ışıtan has renk. S. Batu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • parıldamak — nsz 1) Işık saçmak, parlamak Suların kenarında Sarayburnu içli, hisli ve sırlı bir nur içinde parıldar. A. Ş. Hisar 2) mec. Gelişmek, yükselmek İnsan sanatında ilerledikçe parıldar. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pırıldamak — nsz Işık saçmak, ışıldamak Tıpkı annemin yelpazeleri gibi türlü renklerle pırıldayan kuyruklarını durmadan açıp kapar. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şavkımak — nsz, hlk. Işık saçmak, parlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ateş — is., Far. āteş 1) Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr Uygarlık ateşten doğmuştur. 2) Tutuşmuş olan cisim 3) Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç Yemeği ateşten indirdim. 4) Patlayıcı silahların atılması Top… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • korku — is. 1) Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü Yarı çocuk kalbimde korku, kapıya yaklaştıkça büyüyor. Y. Z. Ortaç 2) Kötülük gelme ihtimali, tehlike, muhatara Yollarda korku kalmadı. 3) ruh b. Gerçek veya beklenen bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”